7 Haziran 2019 Cuma

12. Gün

     Gece oldu şimdi. Hayali dostum ''Hadi uyuyalım artık'' diyor. Gözüme uyku girmiyor eski dostum diyerek yanıt veriyorum. Midem bulanıyor, geminin sallantısı ve şarabın sıcaklığı kusturmak istiyor beni. Gitsin istemiyorum alkolün etkisinin. Biraz hava almak için pencereye yakınlaşıyorum. Yıldızlara bakıyorum. Uzaydan bakınca noktadan bile daha küçük olduğumuz aklıma geliyor. Küçük varlıklar olsakta kiminin duygularının gezegenler kadar büyük olduğuna inanıyorum. Kapıya bakıyorum. Bekçi değişmiş. Yavaşça demir parmaklıkların önüne geliyorum. Bekçiye soruyorum ''Sen neden buradasın''. Merakla bekliyorum cevabını, neden burada olduğumu öğrenmek, niçin bu insanların burada olduğunu öğrenmek için bekliyorum cevabını. Kafasını çeviriyor, göz altlarının mosmor olduğunu görüyorum, saçı ve sakalı birbirine karışmış, yeşil gözlü bir adam bana bakıyor şimdi, sessizliğimden anla diyor sanki neden burada olduğumuzu. Benim hala idrak edemediğimi anlayınca anlatmaya başlıyor. ''Her zaman ki gibi gidiyordum seferime, vedalaşmıştım sevdiğimle, normaldi herşey kendimce, zira ne düşündüm terk edileceğimi ne hissettim kalbimle. Bunlar senin sözlerin hatırlamıyor musun?'' diye yanıtladığında hafızamda bazı sahneler belirdi. Karmakarışık görüntüler geliyordu zihnime. Her bir şeyi hatırladığım zaman dilim tutuluyordu. Konuşmak istiyordum, ne çıkıyordu ağzımdan kelimeler ne heceler. Dilim kaskatı kesilmişti. Etraf kararmaya başladı, birden bekçinin bağırdığını duyar oldum. ''Kaptan!'' diye bağırıyordu. Zindanımın kapısı açıldı. Kaptan beni sarsıyor, arkada senin silüetin beliriyordu. Elimi sana uzatmak istediğim de dönüp arkanı gidiyordun. Ağzımdan köpükler akmaya başlamış, bedenim tir tir titriyordu üşümekten. Sen uzaklaştıkça etraf daha çok kararıyor, kaptanın ne dediğini anlayamaz hale geliyordum. Düşüyordum sanki yüksek bir yerden. Bir çaba sarf etmiyordum sanki öleceğimi bilir gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.